Sosyal Medya

Makale

PKK’nın fantezileri, Kürtlerin gerçekleri

Yıllardır maruz kaldıkları devlet ÅŸiddetine dönük biriken isyanlarını kazdıkları hendekler ve kurdukları barikatlarla gösteren Cizreliler, bu hallerinden son derece memnun.
Mahallerin belli baÅŸlı sokaklarında, mahalle sakinlerine ait ya da ticari araçların belli noktalarına kadar ulaÅŸmalarına müsaade ediliyor.
Bu sokaklardan polise ait zırhlı araçlar girmek istediÄŸinde ise uyarı sistemi devreye giriyor. Fakat bu sistem teknik deÄŸil, insan unsuruna dayanıyor. TrafiÄŸe açık bu sokak baÅŸlarında duran gözcüler, mahalleye girmeye çalışan polis araçlarını fark ettiÄŸinde daha gerideki barikatlara haber vererek, olası saldırıların önünü kesme dikkati içerisinde.
Araçların giremediÄŸi sokaklarda en gözde ulaşım aracı motosikletler. Motosiklet sahibi olanlar bu kazılan hendek ve barikatların yan bölümlerinde yurttaÅŸlar için ayrılan aralıklardan zikzak çizerek ilerleyebiliyor.
Sokak aralarında da poster ve pankartlar asılı: '15 Temmuz ruhu ile Demokratik ÖzerkliÄŸi kuracağız.' 'GeleceÄŸini aydınlatmak için yak bir molotof'…
Mahalle sakinleri ise bu hendek ve barikatların arkasında günlük uÄŸraşında. Kimi anneler kapısının önünde akÅŸam yemeÄŸi için yaktığı ateÅŸin üzerinde patlıcan közlerken kimileri ise evlerinin önüne attıkları kilim ya da sandalyelerde vakit geçiriyor. Hepsinin yüzünden daha öncelerine nazaran polisler tarafından sebepsiz yere atılan biber gazını solumadıkları için mutluluk yansıyor...”
Bu satırlar Paris Komünü’nden bir günlükten deÄŸil, Cizre Komünü’nü ziyaret eden Dicle Haber Ajansı’nın “Hendek ve duvarlar esaretin deÄŸil mutluluÄŸun kaynağı” baÅŸlıklı izlenim yazısından.
Halk için ÅŸimdiden motosiklet yolları yapılmış, herkesin mutluluktan havalara uçuÅŸtuÄŸu bu komünlere,  herhalde fazla arkaik, sovyetik kaçmasın diye “özyönetim” deniyor.
Ama “Özyönetim modeli nasıl çalışıyor” sorusu sorulan Varto Kent Meclisi EÅŸbaÅŸkanı Mustafa DoÄŸan yine de ÅŸöyle tarif etmekten kendini alamamış:
“Komünler var, onların içinde komisyonlar kuruluyor. Komünlerden seçilen delegeler ve sözcüler mahalle meclislerini oluÅŸturuyor. Burada yapılan seçimlerde de Halk Meclisi'nin üyeleri belirleniyor.”
Ama sanmayın ki mesele 200 yıllık bir mesele. Åžöyle devam etmiÅŸ DoÄŸan: “Devletin mazlumlar, ezilenler açısından 5 bin yıldır herhangi bir katkısının olduÄŸunu söylemek mümkün deÄŸil.”
Yine de Varto Komünü’nün liderlerinden Mustafa DoÄŸan’ın Varto özyönetimini ilan ettiÄŸi konuÅŸmasındaki ÅŸu cümleye katılmamak mümkün deÄŸil: “Bizler merkezden dayatılan, Ankara’dan toplumla uyuÅŸmayan her ÅŸeyi yapmak zorunda deÄŸiliz.”
Haklı bir talep. Ama bir tuhaflık var!
Aynı gün MuÅŸ’un diÄŸer bir ilçesi olan Bulanık’ın özyönetime geçtiÄŸini ilan eden Demokratik Bölgeler Partisi eÅŸbaÅŸkanı Zeynep Topçu da ne tesadüf aynı cümleyi kullanmış: “Devletin ve meÅŸru olmayan AKP hükümetinin 'Herkes benim emrimde olmalıdır, dediÄŸim ÅŸekilde hareket etmeli' dayatmasını kabul etmemiz mümkün deÄŸildir. Bizler merkezden dayatılan Ankara'dan toplumla uyuÅŸmayan her ÅŸeyi yapmak zorunda deÄŸiliz.”
Her gün özyönetim ilan edilmediÄŸi için belki birbirlerinden görüp tekrarlamışlardır.
Peki, o halde iki gün sonra Batman BaÄŸlar Mahallesi Demokratik Kent Meclisi Yöneticisi Åžirin Kaplan’ın özyönetim ilanından okuyalım ÅŸimdi de: “Bizler merkezden dayatılan, Ankara’dan toplumla uyuÅŸmayan her ÅŸeyi yapmak zorunda deÄŸiliz.”
Bu da dün Diyarbakır Sur ilçesinin özyönetimini ilan eden Sur Halk Meclisi eÅŸbaÅŸkanı GüneÅŸ Sönmez’den:
“Devletin ve meÅŸru olmayan AKP hükümetinin, ‘Herkes benim emrimde olmalı ve istediÄŸim ÅŸekilde hareket etmeli’ dayatmasını kabul etmemiz mümkün deÄŸildir. Bizler Ankara’dan yönetilmek istemiyoruz.”
Görüntü pek “Özyönetime”, “komüne”, “yerelden demokrasi”ye benzemiyor.
4 ayrı yerdeki özyönetim ilanında “Bizler merkezden dayatılan, Ankara’dan toplumla uyuÅŸmayan her ÅŸeyi yapmak zorunda deÄŸiliz” deyince daha çok ÅŸöyle demiÅŸ oluyorsunuz: “Bizler merkezden dayatılan, Kandil’den toplumla uyuÅŸmayan her ÅŸeyi yapmak zorundayız.”
Toplumla uyuÅŸmadığının somut kanıtları var. En somut kanıt “bu kaçıncı özerklik ilanı”  sorusunun cevabında.
Galiba bu özyönetim denen model, 19 Aralık 2010’da Diyarbakır’da Türkiyeli aydınların önüne çıkarılan ve toplantıya katılan bir Kürt uzmanı köÅŸe yazarının o günkü yazısında dediÄŸi gibi “gerek lafzı ve gerekse ruhu üzerinden âdeta lime lime edilmiÅŸ” ve geri çekildiÄŸi açıklanmış ‘Demokratik Özerk Kürdistan Modeli Taslağı’nın metazori yapılmışı.
Bunun bir de ilan edilmiÅŸi var.  2011’de Diyarbakır’da Aysel TuÄŸluk tarafından. 2011 Haziran seçimlerden DTP’li bağımsızların 36 vekil çıkarmasından bir ay sonra, Öcalan’ın “Barış konseyi’nde anlaÅŸtık” açıklamasından bir hafta sonra, Silvan’da 13 askerin pusuya düÅŸürülüp öldürülmesinden de ise saatler sonra. Bu açıklamayı yapan vekillerin bir kısmının ilk uçakla Ankara’ya dönmesinden ise birkaç saat önce…
PKK 2011 seçimlerindeki baÅŸarısını da halkın özerkliÄŸi onayı, devrimci halk savaşına vize vermesi gibi yorumlamıştı, 2015’deki seçim zaferini de öyle yorumluyor.
(Türkiye’de fikri ahlaksızlığın ne boyutlara ulaÅŸtığını göstermesi açısından az önce alıntı yapılan Kürt uzmanı duayen köÅŸe yazarının aynı süreci geçen hafta nasıl anlattığına bakalım:
Gerekçe, Silvan kırsalında bir askerî birliÄŸin PKK gerillaları tarafından pusuya düÅŸürülüp ÅŸehit edilmesiydi. AKP iktidarına göre, PKK 'görüÅŸme masası'nı Silvan saldırısıyla devirmiÅŸti.
 Zamanlama ilginçti: Neredeyse tam bir ay önce, 12 Haziran 2011’de AKP (yani ErdoÄŸan) yüzde 50 ile müthiÅŸ bir seçim zaferine imza atmıştı.
Yani?
Yani, ErdoÄŸan, muhtemelen, o güne kadar geçerli olan parametreler ile “Kürtlerle uzlaÅŸma”ya artık ihtiyaç duymadığına hükmetti. Yani, “Silvan pususu”, ErdoÄŸan iktidarı için “ateÅŸkes”e son verme bahanesi oldu.”
Sonra ErdoÄŸan 2012’de seçim falan yokken yeniden çözüm süreci denedi, 2009 seçimlerinden önce de denemiÅŸti, hatta 2005’te seçim falan da yokken de. PKK’nın kendisinin bile sonra eleÅŸtirdiÄŸi pususunun ardından özerklik ilanını, ardından devrimci halk savaşı açıklamasını bile ErdoÄŸan’a baÄŸlamaya çalışan bir delirme hali, hakikati çarpıtma, yalan söyleme hastalığı bu. İstersen soyunu Osman Gazi’ye dayandır, tedavisi de yok...)
Duran Kalkan, Özgür Gündem gazetesine bunu açıkça da yazdı: “7 Haziran genel seçim sonuçları, Türkiye sınırları içinde daha büyük bir Kürdistan’ın haritasını ortaya çıkarmış bulunuyor. Birçok çevre, bunun Kürt halkı tarafından demokratik özerkliÄŸe evet denmesi olduÄŸunu belirtiyor.”
“Bu özyönetimleri tanıyın” diyen KCK açıklaması da PKK’nın bir fiili durum ortaya çıkararak bunu, yeni  bir çözüm sürecinde üzerinde pazarlık edilecek kazanımlar arasına katmak istediÄŸini gösteriyor.
Yani herkes 7 Haziran seçiminde HDP’nin yüzde 13 oyunu sivil siyasetinin kazanımı zannederken, PKK için bu sadece özerkliÄŸe onay demekmiÅŸ.  Bu seçim HDP’ye oy veren laik Türkler için ErdoÄŸan referandumu, PKK içinse özerklik referandumuymuÅŸ.
PKK, hazırlığını baÅŸtan beri buna yapmış. Onu yüzde 13 oy, Meclis’te 80 vekil deÄŸil, HDP’nin bölgedeki renklerinden oluÅŸan harita heyecanlandırmış.
O yüzden zaten 11 Temmuz 2014’te Barış ve Demokrasi Partisi’nin adı Demokratik Bölgeler Partisi diye deÄŸiÅŸtirildi, bölgedeki belediye baÅŸkanları ve belediye Meclis üyeleri bu partiye geçirildi. Åžimdi de bu partinin eÅŸbaÅŸkanları peÅŸ peÅŸe özyönetim ilan eden açıklamalar yapıyorlar.
Özyönetim ilan edip sonra operasyon olunca kayıplara karışan Şırnak Kent Meclisi’ni, Cizre, Nusaybin, Silvan, Yüksekova, BaÄŸlar, Varto ve Bulanık özyönetim ilanları izledi. 
Bu ÅŸehirlerin, ilçelerin hepsinde DBP’li belediye baÅŸkanları olması, belediye meclislerinin yüzde 80’inin DBP’lilerden oluÅŸması, son seçimde seçilen vekillerin neredeyse tamamının kardeÅŸ HDP’li olması Kandil’i kesmiyor. Buradaki kazanımlar onlar için bir ÅŸey ifade etmiyor. Varsa yoksa tam alan kontrolü.
Bir haftalık özyönetim tecrübesi, bunun öz savunma, hendek, mayın, barikat ve ÅŸehir milislerinin çatışmaya girmesiyle PKK’nın bitmeyen fantezisi Devrimci Halk Savaşı’nın bir peÅŸrevi olduÄŸunu ortaya koyuyor. PKK’nın 3 yıl önce deneyip çoÄŸu militanı 1500 insanın ölümüyle vazgeçtiÄŸi Devrimci Halk Savaşı…
Yani PKK, çözüm süreciyle oluÅŸan pozitif hava ve özgürlük ortamını bir sonraki Devrimci Halk Savaşı için hazırlık yaparak geçirmiÅŸ. Geçen aylarda Diyarbakır’da yapılan 3 saatlik bir  trafik kontrolünde araçlardan 300 silah çıkmış. Esas yatırım ise ÅŸehir milislerine yapılmış. Çözüm süreci baÅŸlar baÅŸlamaz Åžubat 2013’te düÄŸmesine basılan YDG-H bunun için hazırlanmış.
Peki YDG-H'liler nerede hazırlanmış? Onu da Şırnak ValiliÄŸi’nden öÄŸrenelim. ValiliÄŸin son açıklamasına göre 21 Mart 2013- 03 AÄŸustos 2015 arasında 816 PKK’lı gelip asker ya da polise teslim olmuÅŸ. Bu inanılmaz bir sayı neredeyse PKK’nın toplam militan sayısının 4/1’i.
Tabii Kandil’de 3 ay eÄŸitim alıp, sonra sabıkaları da olmadığı için askere/polise teslim olup serbest kalıp, ÅŸehir milisi olarak yollarına devam etmedilerse…
Yine DİHA’nın Yüksekova komününden izlenimleriyle bitirelim:
“YÜKSEKOVA 6 yaşındaki minik Amara'dan 60 yaşındaki Kadriye Neneye kadar dönüÅŸümlü olarak öz savunmalarını alan Geverlilere, evlerde bulunan yurttaÅŸlar da yemek, meyve, ÅŸeker, su ve çay gibi ikramlarla destekte bulunuyor. Barikat başında yakılan ateÅŸin önünde dans eden minik Amara, ateÅŸin 'Apo' için yakıldığını söylüyor. Bir ÅŸarkı söylemesi için rica edilen minik Amara, 'Büyük Apo gelsin sonra söyleyeceÄŸim. Küçük Apolara söylemem' diye karşılık vererek çevredekilerin neÅŸe kaynağı oldu. Nöbet tutan kadınlardan Latife İrçi, 'Ölsek de vurulsak da sokaklarımızı bırakmayacağız. Bir damla kanımız kalsa bile bırakmayacağız, bırakmayacağız' diyerek yeni hamlenin kararlılığını dile getirdi...”
60 yıldır parlamenter demokrasi tecrübeleri olan, 1970’lerde bağımsız belediye baÅŸkanlarını, vekillerini seçmeye baÅŸlamış, 1991’den beri kendi partileri olan, Meclis’te MHP’den daha çok sandalyeye sahip Kürtler bu arkaik fantezileri hak etmiyor. Son 10 yılda ortaya çıkmış Kürt orta sınıfı, Kürt illerinde ortaya çıkan yeni hayat, imkânlarla PKK’nın demode siyasi ütopyaları arasındaki uçurumlar, o ÅŸehirlerin giriÅŸine kazılan hendeklerden daha derin. Kürtleri, bu arkaik fantezilerin ortaya çıkaracağı çatışmaların arasında bırakmaya hakkınız yok. Selahattin bey, eski seçim bölgeniz Yüksekova’ya gidip Latife Hanım’ı ve Amara’yı evlerine geri götürebilir misiniz?
En azından bunu yapabilirsiniz herhâlde…

 

17.8.2015

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.